Diyarbakır’da
yapılan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Genel Kurulu’nda konuşan
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümeti sert bir dille eleştirdi.
7 Haziran’dan sonra diyalog kapılarını kapatmadıklarını ifade eden Demirtaş, “Üst düzeyde diyalog talebinde bulunduk. İnfaz kararı aldılar. Halkın iradesi silahtan daha güçlüdür. Bu kağıttan kaplanların ucuz kahramanlıklarının sonu gelmiştir” dedi.
Bölgedeki operasyonlara ve sokağa çıkma yasaklarına tepki
gösteren Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “Reisini de al Sur’a git”
sözleriyle seslendi.
“NİYE GENELKURMAY
BAŞKANI’NI GÖNDERİYORSUN?”
Kongrede konuşan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, bölgedeki sokağa çıkma yasakları ve operasyonlara tepki gösterdi. Başbakan Davutoğlu’na “Reisini de al Sur’a git” diyen Demirtaş, özetle şunları söyledi:
Kongrede konuşan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, bölgedeki sokağa çıkma yasakları ve operasyonlara tepki gösterdi. Başbakan Davutoğlu’na “Reisini de al Sur’a git” diyen Demirtaş, özetle şunları söyledi:
Halkın iradesi silahtan daha güçlüdür. Bu kağıttan kaplanların ucuz kahramanlıklarının da sonu gelmiştir. Dün Başbakan’a çağrı yaptım, Genelkurmay Başkanı’nı niye gönderiyorsun, sen git. Sen niye Cizre’ye gitmiyorsun? Madem güçlüsün al reisini de Cizre’ye git. Madem kurtarıyorsun bakalım bir Sur’a git de bak seni nasıl karşılayacaklar. Yüzde 49 oy almışlar ama dayandıkları zemin silah zeminidir. Bizim artık bu bilinçle siyaseten çözüm gücü olan bu iradenin nasıl bir tutum içinde olduğunu tüm dünyaya ilan etmesi lazım.
“İKİ MEVZUYU
NETLEŞTİRECEĞİZ”
İki mevzuyu netleştireceğiz. Birincisi Kürt halkının
siyasi statüsüyle ilgili, bu statüyle ilgili. İkincisi idari yönetim, bu da
özerklikle ilgili. Bu ikisini birbirini boşa çıkarmayacak şekilde nasıl bir
yönetim inşaa edebiliriz, bunu nasıl tabandan yukarı kurabiliriz, bu anlamda bu
toplantı çok önemli olacaktır.
Artık gelecek yüzyılda bir Kürdistan gerçeği olacak.
Özerk bölgeleri de olacak belki devleti de olacak.
Kürtler artık kendi coğrafyasında siyasi bir irade olacaktır. Bedeli ağır olacak diyebilirler. Neyse bedeli biz de ödemeye hazırız.
DİKTATÖRLÜK MÜ
ÖZYÖNETİM Mİ?
Cizrede ölen çocukların vebali bizimdir. 10-20 yıl sonra
70 yaşında bir annenin 7 gün boyunca cenazesi sokakta kalabiliyorsa o çocuklar
bize lanet okusalar haklıdırlar. Biz onlara çözüm mirası bırakmadık. Gün
bugündür. Devletin kararlılığı mı var? Tankı tüfeği mi var? Kendi bilir. Bizim
kararlılığımız, meşruyetimiz, haklılığımız var. Halkın iradesi siyasetten daha
güçlüdür. Diktatörlük mü özyönetim mi onun kararını verecek. Bunun kararını biz
verdik, Türkiye’nin batısı da buna destek vermelidir.
“1000 YILLIK KARDEŞLİK DENİYOR, BUNUN 200 YILI SORUNLUDUR”
1000 yıllık kardeşlik deniliyor ya 200 yılı sorunludur.
Geri kalan 800 yılda Kürtlerin ana dili Türkçe değildir. O dönemde resmi dil
Kürtçedir. Yönetim şekli özerk haldedir. Bağımsızlığa yakın bir modeli vardır.
Bizim yaşayan dedelerimiz bunun canlı tanığıdır. Biz nasıl bunu yok sayıp
AKP’nin modeline mahkum kalacağız. Bedeli çok ağır olacak diye onurumuzu mu
yitirelim? Haysiyetsiz hale mi gelelim? Hepimizin mezar taşı olacak belki.
Mezar taşı olmayanlar var.
“KÜRTLERE İNFAZ
KARARI ALDILAR”
Diyalog kapısı hep açıktır. 7 Haziran’dan bu yana üst
düzeyde diyalog talebinde bulunduk. İnfaz kararı aldılar. Kürt halkının gücünü
gördüler. İran bir güçtür, Türkiye bir güçtür. Irak ve Suriye yapay devletler
olsa da bir dengedir. Bu Orta Doğu dengesi içinde bir de Kürt gücü doğsun
istemiyorlar. Üstelik bu Kürt gücü gerici bir güç de değil. Emekten yana
kadından yana bir öncüye sahip. Bunu ezebildikleri kadar ezmek onlar için
tarihi bir görev. Kürt halkı özerk olacak diye tüm Türkiye’ye özerklik getirmek
zorunda değiliz. Bölgesel dar bir özerklik mi yapılacak, bunu da konuşalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder