19 Ocak 2016 Salı

Fişlemeye yasal kılıf getiriliyor! Kişisel Verileri Koruma Kanunu TBMM Başkanlığı'nda...

‘Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı’ geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu’unda imzaya açıldı. Tasarının her maddesi sermaye devletinin yıllardır uyguladığı birçok yöntemi olağanlaştırma çabası olarak okunmalıdır.

George Orwell  “1984” isimli romanında herkesi kontrol ve baskı altında tutmak isteyen iktidarı anlatır. İnsanların her hareketini izleyen, her yaptıklarından haberdar olan ve düzene aykırı en ufak bir eylemde onları cezalandıran aygıt “big brother” olarak adlandırılır. Sermaye devletinin “big brother”lığı aslında tescillenmiş niteliktedir.

Toplumun her kesiminde, kendi iç iktidar savaşlarında her daim devreye sokulan “tape”ler, görüntüler aslında devletin bekasının dışında bir kaide olmadığını gösteriyor. Egemenlerin krizlerinde “engele dönüşenler ve uyum sağlayanlar” denkleminde kullanılan bir yöntem olarak izleme, baskı altına alma ve itaat ettirme mantığının burjuvazi açısından bir ahlakı, özel olanı, kişisel olanı yoktur.

Köşeye sıkışan bir psikolojinin yapamayacağı şey yoktur. Sermaye devletinin azgınlaşan terörünü salt bu cümlelerle açıklamak elbette yetmez. Saldırıların arka planını ve kendi içerisindeki bütünselliğini görmek önümüzdeki yolu aydınlatmak açısından önemli.

Dünya çapında artan devlet terörü, azdırılan milliyetçi histeri, sistemin yapısal krizleri ve bundan çıkış çabaları emekçilerin yaşamında cebe giren paranın azalması ve sırtındaki sopanın artması olarak hissediliyor. Sırtımızdaki sopanın görünen ve görünmeyen bir çok yönü var.

Teknolojinin son hızla gelişimi, devletin “savunmaya“ ayırdığı bütçe propagandaları eşliğinde sermaye devletinin kendini güvenceye almasına hizmet ediyor. Egemenlerin bu noktadaki güvenlik serzenişleri, aslında milyonlarca işçi ve emekçinin izlenmesi, takip edilmesi, fişlenmesi ve potansiyel olarak ‘suçlu’ olanların engellenmesi demek oluyor. Sermaye devleti bu teknikleri yıllardır yasal veya yasal olmayan yollarla uyguluyor. Son dönemde ise teknolojinin bu yönlü kullanımının yanı sıra, mevcut uygulamalar hukuksal zeminde yapılan düzenlemelerle yasallaştırılmak isteniyor.

‘Yavuz hırsızlığa’ soyunan sermaye devleti

“Orduya, kolluk güçlerine, bunların kullanabileceği teknolojiye her zaman büyük bütçeler ayrıldı. Burjuva yasalar ise zaten Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri işkencenin, devlet terörünün rahatça uygulanabilmesine olanak verecek şekilde hazırlanmıştı. 12 Eylül darbesi ile de kopkoyu bir faşist zihniyetin tüm burjuva hukukuna egemen olması sağlanmıştı. Halihazırda Türk devletinin tüm yasalarında, hatta AB’ye uyum, reform diye yapılan değişikliklerde bile bu zihniyetin hükmü sürüyor.” (Parti Değerlendirmeleri, Küresel hapishaneye dönüşen bir dünyada örgütsel güvenlik, s. 357, Eksen Yayıncılık)

‘Kişisel Verilerin Korunması Kanun Tasarısı’ geçtiğimiz günlerde Bakanlar Kurulu’unda imzaya açıldı. Tasarının her maddesi sermaye devletinin yıllardır uyguladığı birçok yöntemi olağanlaştırma çabası olarak okunmalıdır. Zira ilgili yasa tasarısı milyonlarca insana ait verileri onların rızası olmaksızın (f)işleyen sermaye devletinin yaptıklarına ‘yasal’ kılıf hazırlanması anlamına geliyor.

Tasarıya göre insanların ismi, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmişi, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, genetik bilgileri, ırkı, etnik kökeni, cinsel hayatı gibi kişisel veriler MİT, polis ve jandarma tarafından herhangi bir ek yasal düzenleme gerekmeksizin işlenecek. Tasarıda, ayrıca kişisel verilerin işlenmesi konusunda geniş istisna getiriliyor. Bu çerçevede polis, jandarma ve MİT yasası kapsamına giren konular,  “veri koruması” dışında bulunacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder