Kürdistan’da aylardır süren hukuksuz savaşa karşı duran
Aleviler, “Savaş olmasın çocuklar ölmesin” şiarıyla süresiz olarak dönüşümlü
açlık grevi başlattı. Alevi Bektaşi Federasyonu’nda devam eden grevde kadınlar
öncü rol oynuyor. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde barikat arkasında direnenler ve
Kürt kadınlarıyla dayanışmak için lokmalarını paylaşan ve bugün de açlık
greviyle direnişe destek veren Alevi kadınlar JINHA’ya konuştu.
‘Kerbelâ’dan bu
yana bu topraklarda zulüm bitmiyor’
Ankara Demokratik Alevi Derneği Eşbaşkanı Songül Çelik,
Alevi toplumu olarak zulmün oldu yerde mazlumun yanında yer alacalarını ifade
etti. Kerbelâ’dan bu yana bu topraklarda zulmün hiçbir zaman bitmediğine
değinen Songül, “Kürt halkı üzerinde, son yüzyıl korkunç bir asimilasyon ve hak
gaspı yapıldı. Kürtler ve Aleviler yok sayıldı. Cumhuriyetle birlikte tüm
inançlar buldozer gibi ezildi.Tek dil, tek inanç, tek halk üzerine kuruldu.
Bugün de gerçekten, Kürdistan’da Kürtlerin öz avunma ve demokratik hakkı en
doğal hakkıdır ve direniyorlar” dedi.
‘Kürtlerin meşru
ve haklı davasının yanındayız’
Açlık grevinin mücadelenin bir ayağı olduğunu belirten
Songül, mecliste, sokakta ve yaşamın her alanında direneceklerini vurgularken,
Kürdistan’da yaşanan ablukanın Kobanê’yi andırdığını söyledi. Kürdistan’da
barikat arkasında direnen Kürt kadınlarının dirençlerini selamlamak ve onlarla
lokmalarını paylaşmak için Sur’a gittiklerini belirten Songül, “Ama orada
Saray’ın katilleri havan topuyla evlere saldırarak bir kadını katlettiler.
Aslında biz çok iyi biliyoruz, bu bize gözdağı için yapıldı. Çünkü amaçları
halkları birbirinden uzaklaştırmak. Biz asla geri adım atmayacağız. Bu vahşetin
arkasında asla susamayız. Çünkü bizim felsefemizde zulme boyun eğmek yok.
Kürtlerin meşru ve haklı davasının yanındayız” ifadelerini kullandı.
‘Kürtler
kazanırsa, tüm halklar kazanacak’
Saray’ın savaşının her yere sıçradığını dile getiren
Songül, Cumhurbaşkanı’nın hilafet ilan etmek istediğini ve kendisi gibi
düşünmeyen insanları yok etmeye çalıştığını belirtti. Kürdistan’da büyük bir
direnç olduğunu, demokratik özerklik ve özyönetim için mücadele verildiğine
dikkat çeken Songül, tüm halkların bu mücadeleye destek vermesi gerektiğini
belirterek, “Kürtler kazanırsa, bu ülkede tüm halklar da kazanacak” dedi.
Kürdistan’daki ablukayı vahşet olarak değerlendiren Songül, “Halklara
çağrımdır. Kürdistan’a gidip o vahşeti gözlerinizle görmenizi istiyorum.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kıyım yok. Analar, çocukların cansız bedenine
ulaşmak için günlerdir bedenini ölüme yatırdı” ifadelerini kullandı.
‘Batı’daki
kadınlar olarak Kürt halkının çığlığına ses olmaya çalışıyoruz’
Kürdistan için açlık grevinde olan bir diğer kadın da HDP
Çankaya İlçe Başkanı Öznur Şahin. 7 Haziran’dan bu yana AKP’nin savaşı
tırmandırdığını belirten Öznur, Kürdistan’da anne karnında daha doğmamış
bebeklerden 70 yaşına kadar insanların ve onlarca kadının katledildiğini ifade
ederek şöyle dedi: “Bunların acısını derinden hisseden, vicdanları uyumayan
Batı’daki kadınlar olarak buradan açlık grevi ile Kürt halkının çığlığına ses
olmaya çalışıyoruz. Ülkenin doğusunda her gün insanlar ölüyor. Batı’da ise
insanlık ölüyor. Bunun için mücadele edelim. Metropollerde bizde açlık grevleri
ile bu girişimdeyiz, bunun acısını derinden hissediyoruz. Özellikle çocuk ve
kadınların oradaki halkın yaşam hakkını sonuna kadar savunuyoruz. Orada barikat
arkasında direnen halkın yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Onlara ses olmak
için açlık grevindeyiz.”
‘Açlık midede
değil, onurdadır’
Konuşmasına Hz. Ali’nin sözü ile başlayarak zalimin değil
mazlumun yanında olacaklarını belirten Demokratik Alevi Derneği üyesi Dilan
Çiftçi ise, “Şah Ali diyor ki; ‘açlık midede değil onurdadır. Eğer sen açlığın
için onurundan vazgeçersen açlığın yatıştıktan sonra onursuzluğun baki kalır.’
Biz bu felsefe ile yola çıktık. Onurumuz için, orada direnen halk için,
Kürdistan’da katledilen halklar için açlık grevine başladık. Bu zulüm, savaş
ezilen tüm halklar içindir. O yüzden sadece Alevilerin değil, tüm insanlığın
buna bir refleks göstermesi gerekiyor” dedi.
‘Annelerin
gözyaşları evlatlarının kanlı bedenlerine karışıyor’
Yaşanılanlara sessiz kalmanın insanlık sorunu olduğunu
belirten Dilan, “Buna ciddi anlamda ses olmak gerekiyor. Biz yıllardır zaten bu
zulme maruz kaldık. Yıllardır Maraş’ta, Gazi’de, Sivas’ta en son da Ankara’da
katliama uğradık. Biz kadınlar olarak insanlar olarak ciddi anlamda bir şeyler
yapmamız gerekiyor” dedi. Yıllardır annelerin gözyaşlarının evlatlarının kanlı
bedenlerine karıştığını söyleyen Dilan, “Ama artık o annelerde katlediliyor. Bu
duruma sessiz kalınmaması gerekiyor. Sadece açlık grevi ile sınırlı kalmaması
gerekiyor” diye konuştu.
‘Biz ölümden
korkmuyoruz, sonuna kadar savaşacağız’
Başlatılan açlık grevinin zulme karşı bir isyan olduğunu
belirten Dilan, tüm halkların bu direnişi sahiplenmesi gerektiğini ifade etti.
“Anaların kanı gençlerin kanına karışıyor. Ben bir Kürt Alevi kadını olarak tüm
insanlığa çağrı yapmak istiyorum. Orada bir zulüm var, buna karşı isyan
edilmesi gerekiyor. Buna çok geç kalındı” diyen Dilan, konuşmasını şöyle
sürdürdü: “Şah Hüseyin diyor ki; ‘zalimin zulmüne karşı çıkmamak mazluma
yapılacak en büyük kötülüktür. Ben zalimle varlık içinde yaşamayı alçaklık
zalimin zulmüne karşı gelerek bulacağım ölümü de yücelik sayarım.’ Biz ölümden
korkmuyoruz. Biz sonuna kadar da savaşacağız. Bugün açlık grevidir. Yarın gider
barikatlar arkasında o kadınlarla buluşuruz.”
Haber: Habibe Eren-JİNHA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder